Korkuyordum, bu sabah bir aile sorunu yüzünden kütüphanedeki yasak bölgeye girmem gerektiğini öğrendim. Sinsice bir plan yapmalıydım. Gece yatakhane ışıkları söndükten sonra gidecektim Zaten berbat bir gündü, sıkıcı dersler, sert öğretmenler. Tüm karmaşanın ortasında birde bu sorun.
Bu sıkıcı, sıradan günün sonunda; kütüphaneye gitmem gereken zaman gelmişti. Yatakhane kapısından hafifçe sıyrıldım ve yola koyuldum. Kütüphane kapısı gıcırdayarak açıldı, biraz ürkmüştüm, neyse ki kimse beni duymamıştı. İçeri girdim ve yasak odaya doğru yöneldim. Cesur bir kişiliğe sahip olmama rağmen korkuyordum. Maalesef buna mecburdum. Cesaretimi toplamaya çalışarak kapının koluna elimi koydum. Sanki birden tereddüt etmiştim, kuralları çiğnemekten nefret ediyordum. Kapının kolunu çevirdim, içeri korkak bir adım attım. İçerisi çok karanlıktı, sadece köşelerde duran birkaç mum yanıyordu. Oldukça rutubetliydi, duvarlarda örümcek ağları vardı. Belli ki uzun süredir girilmemiş ve temizlenmemişti. Zaman kaybetmemeliydim, bir an önce şu iksiri alıp buradan çıkmalıydım. O kadar çok iksir vardı ki, almam gereken iksiri nasıl bulacağımı bilmiyordum. İksirlerin bulunduğu rafın yanına gittim. Aceleyle soldan başlayarak tek tek iksirlerin isimlerine bakmaya başladım. Ellerim o kadar çok titriyordu ki iksirleri düşüreceğim diye ödüm kopuyordu. Bir şeyin bana doğru yaklaştığını hissettim. Yere baktım, küçük bir yılan bana doğru yaklaşıyordu. Panik ile koşuşturmaya başladım. Yılana izimi kaybettirince; duvara dayandım, nefes nefese kalmıştım. Birden aradığım iksir gözüme çarptı. Tam iksiri alacakken bir gıcırtı duydum, biri kapıyı açmıştı. Ayak sesleri duymaya başladım ardından bir gölge gördüm. Gölge bana doğru yaklaşıyordu. Olamaz, yakalanmıştım. Ailemi kurtaramamıştım, kurallara karşı gelmiştim, ağır bir ceza almaktan korkuyordum.
Gelen kütüphane görevlisiydi, sinirli görünüyordu, azarlayan bir şekilde;”Bayan Gloom, buraya sinsice girmeyi başarmışsınız fakat nefesinizi kontrol altına alamamışsınız.” dedi, ardından, “Söyleyin bakalım burada ne işiniz var küçük hanım?” diye sordu. Masum bir ifade takınmaya çalışarak;“Özür dilerim efendim, önemli olmasa buraya asla girmezdim.” dedim. Suratını buruşturarak; “Senin burada önemli ne işin olabilir.” dedi. “ Sanırım size anlatamam efendim ailevi bir sorun denebilir.” diye cevap verdim. “Bana güvenebilirsin genç gryffindor, eminim sırrını en iyi şekilde saklarım, sebebini söylemezsen ağır cezalara katlanmak zorunda kalacaksın.” Mecburiyetten, sebebini özetleyerek anlattım, ceza almaktan nefret ederdim. “Gerçekten önemliymiş, cezanız hafifledi, şimdi buradan çıkalım.” dedi. “ Teşekkür ederim.” dedim ve “İksiri alabilir miyim?” diye sordum. “ Al bakalım, ayrıca yarın gelip burayı temizlemen gerekiyor.” dedi. İçimden kocaman bir “OF” çektim. Cezanın ağır halini düşünemiyordum.
Kütüphane’den çıkar çıkmaz ailemin yanına gidip iksiri verdim. Yakalanmıştım fakat ailemi kurtarmayı başarmıştım.